pdf kitap indir



Elinde olmadan bir an içten içe bir paniğe kapıldı. Fakat her şeyden
evvel bütün hareket ve konuşmalarıyla takdire lâyık bir doktor, insana güven
ve itimad telkin ediyordu... Bu düşünceyle kalbi ferahlamıştı...
Celil Bey onun bu düşüncelerinden habersiz, gözleri odanın yine aynı
karanlık noktasında, konuşmasına devam etti:
- Gerek çocukluğumdan itibaren devam eden tahsil hayatımda ve gerekse
Avrupa'daki staj senelerim zarfında bir gün, hattâ bir vakit olsun namazımı,
ibâdetimi terk etmedim... Bunun yanında gerek tahsil çağlarımda, gerek
Avrupa'daki yıllarca süren ikametim sırasında ve gerekse kliğini açışımdan bu
güne kadar gecen uzun seneler içinde garip bir hisle hiç bir hisle hiç bir
genç kız ve kadına alâka duymadım, Feyzâ hanım... Bu belki ilk nazarda insana
tuhaf bir şey olarak görünebilir...

Fakat izahı halinde, bana hak
vereceğinizden eminim... Rahmetli babacığım, daha küçücük yaşlarımda bana
öylesine kuvvetli ve sarsılmaz bir iman aşısı yapmış ki, vefatından sonra,
hafız-ı Kur'an olan annemin de takviyesiyle bu aşı beni biç bir harama, hiç
bir gayrî meşrûya el uzatmadan tam bir inanış ve saffet içinde tâ üniversite
sıralarına kadar getirdi... Tıbbiye sıralarına oturduğum günden itibaren ise,
maddî, manevî bugünkü durumumu kendisine borçlu olduğum fakültenin en ziyade
sevilen profesörü cennetmekân hocam, benim ahlâkım ve imanım üzerinde adeta
ince bir nakış gibi işleyerek bana Müslüman olmanın, ama gerçek manâda
Müslüman olmanın haz ve lezzetini tattırdı...

Tıbbiyedeki ilk senemde,
rahmetli hocam, bir gün bana demişti ki: "Oğlum, Yüce Peygamberimizin de
buyurduğu gibi kadın üç şey için nikâh edilir. 1- Malı, 2- Güzelliği, 3-
Diyaneti, yani dini... Sen bu üçüncüsüne itibar etmelisin: Dindar bir kadınla
evlenmelidir.
Aksi takdirde, dünyası da, ukbâsı da cehennem olur. Yalnız seni evlâdı
gibi seven bir hocan olarak sana tavsiyem; dindar da olsa, cahil bir kadınla
evlenme... Dili, zevki, düşünce, fikir ve hareketi sana uymadığı, daha
doğrusu senin seviyende, senin dengin olmadığı için dünyan zindan olur...
İşte karşında sana bu öğüdü veren bu bahtsız hocan, dünyasını öyle bir
cahille zindan etmiş bir kişidir... Yani karşında canlı bir örnek var...
Sakın, sakın... Karşına kültürlü, hiç değilse fıtrî kültürü, zevki, düşünce,
fikir pdf ücretsiz indir ve hareketleri ile sana denk, dindar bir hanım çıkmadıkça evlenme...
Zira, işte böyle hallerde bekârlık sultanlıktır." Hocamın bu sözleri, sanki
bu gün söylenmiş gibi ezberimdedir Feyzâ hanım... Ve bu sözler, benim izdivaç
meselesinde hayat rotamı tâyin eden birer kanundu âdeta.
Yüksek tahsil çağlarından başlayıp gençlik yıllarım müddetince ve bu
güne kadar devam eden bekârlık hayatımda etrafımda, çevremde kültür ve ince
zevk bakımlarından seviyeme uygun pek çok genç kıza tesadüf ettim...

Fakat bunların hiç birisinin fikir, düşünce ve hareketleri, hele dine karşı tutum
ve bağlılıkları arzu ettiğim evsaf ve seviyede değildi... Bunların her biri
yıllarca tahsil yapmalarına rağmen, sağlam bir fikir ve düşünceden mahrum,
içi bomboş, dışı süslü cansız ve ruhsuz birer taş bebekten farksızdı benim
nazarımda... Hâlbuki benim arzu ettiğim, ebedî bir hayat arkadaşı olarak
idealimde yaşattığım kadın, yıllar önce hocamın tarif ettiği gibi, fikir ve
düşünceleri benim fikir ve düşüncelerime uygun, kültürlü, mazbut ahlâklı,
İslâmî kıyafeti ve dinî inanışları ile İslâm bilfiil, şuuruna ererek yaşayan
her haliyle saygı ve hürmete lâyık asil ve mümtaz bir kadın, daha doğrusu
gerçek ifadesiyle muhterem bir hanımefendiydi... Ve ben evlenmeyi tamamen
aklımdan çıkarttığım bir sırada, ancak kırkiki yaşımda ilk defa böyle bir
kadına, idealimdeki muhterem hanımefendiye rastladım... İdealimdeki bu kadın
ve bu asil hanımefendi sizdiniz Feyzâ Hanım...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *